Zakiran.net
  • Türk Din Mûsikîsi Tarihi
    • İlk Nazarî Mûsikî Çalışmaları
    • İslâm Öncesi Türklerde Mûsikî
    • İslâm Sonrası Türklerde Mûsikî
  • Dini Mûsikînin Bölümleri
    • Câmi Mûsikîsi
      • Kur’ân-ı Kerîm
      • Ezan-Kamet
      • Salâ (Salât)
      • Temcid ve Münacat
      • Tesbih
      • Tekbir
      • Telbiye
      • İstiğfar
      • Mevlîd
      • Zikir
      • Muhammediye
    • Tekke Mûsikîsi
      • Mevlevî Âyini
      • Na’t-Naat
      • Mi’râciyye
      • Savt
      • İlâhi
      • Nevbe
      • Semah
      • Durak
      • Kasîde
      • Nefes
      • Tevşîh
  • İcra-i Âhenk
  • Röportajlar
  • Duyurular
Güncel
Deneme
Hekim Şuûrî Hasan Efendi ve Ta‘dîlü’l-Emzice Adlı Eserinde...
Türk Din Mûsikîsi’nde Niyazî-i Mısrî’nin Yeri ve Önemi
İbn Câmî‘ (ö. 808) Kureyşli Meşhur Muğannî ve Bestekâr
Ebû Ya‘kūb b. İshâk el-Kindî’nin Müzik Risâlelerinde Tesbit...
XV. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nde Mûsikî Çalışmaları
IX.-XIII. Yüzyıl Arasında Mûsikî Nazariyatına Dair Çalışmalar
İslâm Öncesi Türklerde Mûsikî
Abbasîler Döneminde Nazarî Mûsikî Çalışmaları
Emevîler Döneminde Mûsikî Kültürü

Zakiran.net

  • Türk Din Mûsikîsi Tarihi
    • İlk Nazarî Mûsikî Çalışmaları
    • İslâm Öncesi Türklerde Mûsikî
    • İslâm Sonrası Türklerde Mûsikî
  • Dini Mûsikînin Bölümleri
    • Câmi Mûsikîsi
      • Kur’ân-ı Kerîm
      • Ezan-Kamet
      • Salâ (Salât)
      • Temcid ve Münacat
      • Tesbih
      • Tekbir
      • Telbiye
      • İstiğfar
      • Mevlîd
      • Zikir
      • Muhammediye
    • Tekke Mûsikîsi
      • Mevlevî Âyini
      • Na’t-Naat
      • Mi’râciyye
      • Savt
      • İlâhi
      • Nevbe
      • Semah
      • Durak
      • Kasîde
      • Nefes
      • Tevşîh
  • İcra-i Âhenk
  • Röportajlar
  • Duyurular

Türk Din Mûsikîsi’nde Niyazî-i Mısrî’nin Yeri ve Önemi

yazar: Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi 8 Mayıs 201910 Mayıs 2019
Yazar: Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi 8 Mayıs 201910 Mayıs 2019
Türk Din Mûsikîsi’nde Niyazî-i Mısrî’nin Yeri ve Önemi

Ahmet Hakkı TURABİ[1]

Türk Din Mûsikîsi “cami mûsikîsi” ve “tekke mûsikîsi” olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır. Cami mûsikîsi, Camide icra edilen, gerek ibadet sırasında, gerekse ibadet öncesi ve sonrasında çoğu zaman irticali olarak makamların melodik yapıları uygulanarak ortaya çıkan ses musikisidir. Cami musikisinde güfteleri oluşturan metinler, çoğunlukla Arapça olup, Türk din musikisi kaidelerine göre ve ayrıca zaman içerisinde olgunlaşan ve gelişen cami musikisi zevki çerçevesinde bestelenmiştir.

Tekke Musikisi ise İslam Dini çerçevesinde kurumsallaşan birçok tarikatta, oturarak ya da ayakta olmak üzere çeşitli şekillerde, “hareket ve müzik ögeleri taşıyan dini tören” demek olan ayinlerde, gerek raks için, muhabbetullaha ulaşmak ve masivadan uzaklaşıp nefsi arındırmak için bestelenmiş eserlerin bütününden oluşan musikidir.

Şunu önemle belirtmek gerekir ki tasavvuftaki amaç mûsikî ve edebiyat değildir. Burada amaç kişiyi Hakk’a çekmektir ve bu meyanda kişide yaratılıştan varolan estetik duyguları harekete geçirerek mevcut –müzik, raks, giyim, konuşma, davranış biçimleri vb.- “beşeri” zevki “ilahi” zevk aşamasına yüceltmektir. Zira tasavvufun hakiki amacı yalnızca “Hakk”tır.

Tekke musikisinde – şuğullerdeki Arapça ve Mevlevi ayinlerindeki Farsça güfteler müstesna – kullanılan güftelerin çoğunluğunu Türkçe sözlü metinler oluşturmaktadır. Tekke mûsikîsi formlarının beslendiği ana kaynak, tasavvufî Türk edebiyatı manzûmeleridir. Özellikle tarîkat mürşidlerinin müridlerine sûfî yolu anlatma ve eğitimlerini kolaylaştırma meyanında kaleme aldıkları şiirler –nutuklar-, ilâhi, tevşîh, na‘t, mevlid vb. dînî mûsikî formları için güfte olmaktadırlar. Bu güftelerden pek çoğu bestelenmiş olup, bestelenen eserler gerek tekkelerde zikrullah esnasında, gerek câmiilerde ibadet esnasında kullanılmışlar ve hala kullanılmaktadırlar. Gönüllerden çıkan bu eserlerin ifade ettikleri anlamların, mûsikînin ruhlar üzerindeki olumlu tesir gücüyle birleşince gönüllere daha da kolay ve etkili bir şekilde nüfûz ettiği tecrübe edilmiştir. Bu anlamda aslında müzik içinde ilaç bulunan kapsül mesabesindedir. Alınması gereken gerçek mesaj yani şifa kapsülün içindedir; kapsül bu ilacın yutulmasını kolaylaştırmakta ve daha uzun müddet muhafazasını temin etmektedir.   

Türk İslâm Edebiyatı ve İslâm Tasavvufu’nun önde gelen isimlerinden biri olan Niyâzî-i Mısrî Hz., nutk-i şerîflerine[2] yapılan bestelerle de özellikle Türk Din Mûsikîsi’nin güfte kaynaklarından biri olmuştur. Bazı nutukları defalarca –farklı makamlarda- bestelenmiştir.

Pek küçük yaşlardan beridir dinlediğimiz “Tende cânım canda cânânımdır Allah hû diyen”, “Dermân arardım derdime, derdim bana dermân imiş” veya “Can yine bülbül oldu, har açılıp har soldu” mısralarıyla Niyâzî-i Mısrî hazretleri, belki de tasavvufî düşüncemizi mayalayan ilk mürşidlerden biridir. Nutk-i şerîflerine yapılan bestelerle dillerden kulaklara, gönüllerden kalplere akan Niyâzî-i Mısrî’nin tasavvuf anlayışı ve öğretileri, Türk Tekke Edebiyâtı’nın en önemli ve etkin eserleri başında gelmektedir. Onun manzûmeleri, sahamız olan Türk Din Mûsikîsi formları için vazgeçilmez güfte kaynağı haline gelmiştir.  Hazretin manzûmeleri, başta kendi müridlerinden Bursa Ulu Câmi müezzini zâkirbaşı Karaoğlan Mustafa Efendi olmak üzere Hâfız Post, Derviş Ali Şîruganî (Dede Ali), Buhûrîzâde Mustafa Itrî, Çâlâkzâde Mustafa Efendi gibi devrin en meşhur bestekârları tarafından bestelenmiştir. Niyâzî-i Mısrî’nin şiirleri günümüze kadar pek çok sanatkâr tarafından na‘t, durak, tevşih, ilâhî gibi dînî mûsikînin çeşitli formlarında bestelenmiş ve bu beste faaliyeti günümüzde de devam etmektedir.

Yûnus Emre, Eşrefoğlu Rûmî, Aziz Mahmud Hüdâyî, Erzurumlu İbrahim Hakkı gibi Dîvân sahibi mutasavvıfların manzumelerinin büyük bir kısmının bestelenerek yüzyıllarca hânkâhlarda, ârifler meclislerinde okunduğu bilinmektedir. Yunus Emre’den sonra güfteleri en çok bestelenen kişi Niyâzî-i Mısrî hazretleri olmuştur.  Hz. Yunus Emre’nin manzumelerine 731 farklı beste yapılmıştır. Niyâzî-i Mısrî hazretlerinin şiirlerinin ise 281 farklı bestesi vardır.

Niyâzî-i Mısrî’nin Yaşadığı XVII. Yüzyılda Türk Mûsikîsi

Niyâzî-i Mısrî (1618-1694) Osmanlı Devleti’nin iktisâdî, dînî, siyâsî ve toplumsal alanlar da dahil olmak üzere pek çok alanda karmaşa içerisine düştüğü XVII. Yüzyılda yaşamış bir mürşid ve mutasavvıf şâirdir. Tasavvuf-tekke edebiyâtının en güzel örneklerini verdiği Dîvân’ındaki gazel ve ilâhilerinde tasavvufî aşk ve neşveyi, zühd ve takvâyı samîmi bir dille işlemiş; bu manzûmeler, kendi döneminden başlayarak daha sonraki dönemlerde de tekke mûsikîsinin en çok tercih edilen örnekleri arasında yer almıştır.

Devletin bünyesinde bazı olumsuzlukların başlamasına rağmen sanat faaliyetleri, bilhassa mûsikî açısından tüm ihtişamıyla devam etmektedir. Bu devirde Osmanlı toplumunda yetişen ilim adamları arasında şâirliğiyle de tanınan Nev’îzâde Atâî (ö.1635) ansiklopedik çalışmaları, Peçevî İbrahim Efendi (ö.1649 veya 1651) ve Müneccimbaşı Ahmed Dede (ö.1701) de devrin tarihçileri arasında özellikle zikredilmelidir. Kâtip Çelebi (ö.1657) ve Evliyâ Çelebi (ö.1684?) yazdıkları eserlerle türlerinin en mükemmel örneklerini verdiler. Gezdiği bölgelerdeki çok çeşitli mûsikî türlerini dinleme imkanı bulan Evliyâ Çelebi’nin Seyahatnâme’si, dönemin mûsikî eserlerine dair son derece değerli bilgiler vermesinin yanı sıra İstanbul’da kullanılan sazlar hakkında birinci derecede kaynak olabilecek nitelikte bir eserdir. Diğer taraftan Nef’î (ö.1635), Atâî, Şeyhülislâm Yahyâ (ö.1644), Nâilî (ö.1666), Neşâtî Ahmed Dede (ö.1674) ve Nâbî (ö.1712) yüzyılın en önemli dîvân şairleri arasında yer aldılar.

XVII. yüzyılda gerek bestekârlık ve gerekse icrâcılık alanında büyük gelişmelerin kaydedildiği görülmektedir. İstanbul merkez olma kaydıyla başta Bursa olmak üzere Edirne, Diyarbakır, Konya gibi şehirlerde geniş bir mûsikî faaliyetinin cereyan ettiğini; Kahire, Kırım, Bağdat, Halep, Şam gibi merkezlerde de birçok mûsikîşinasın yetiştiğini kaynaklardan öğrenmekteyiz.

Bu dönemde bilhassa tarikatların, toplum içerisindeki eğitim, öğretim ve sanat faaliyetlerine büyük katkıda bulunduğunu ve tekkelerin birer müessese anlayışı içerisinde özellikle mûsikî sanatının gelişmesinde büyük rol oynamışlardır. Örnek olarak Mısır’da mûsikînin yayılmasında Mevlevîlik ve Gülşenîliğin önemli tesirleri olduğunu söyleyebiliriz.

Niyâzî-i Mısrî’nin Manzûmelerinde Geçen Mûsikî Terimleri

Nutk-i şerîflerde “Çevgân, kûs, tabl ve çeng” olarak dört tane enstrüman ismi geçmektedir. Çevgân, gümüş bir sapın üzerindeki zincir, çıngırak veya ziller vâsıtasıyle ses çıkaran, aşağı yukarı, sağa sola oynatılmak sûretiyle kullanılan, mehter mûsikîmize âit bir usûl vurma sazı. Kûs veya kös, büyük davuldur; “Kûs-i rıhlet” ölüm davulu demektir. Tabl, davul. Çeng, “harb”e benzeyen bir çeşit telli çalgıdır.

Çevgân

  1. Kandedir cehlile zulmet nefs-i su’bânındadır
    Kandedir ilmile hikmet bil anı cânındadır

Al ele çevgân-ı zikri hem süvâr ol nefsine
Kapagör tevhid topunu çünkü meydânındadır[3]

  1. Ey sanem n’oldun cana kasdın var
    Bağrımı deldin kana kasdın varBaşım önünde çevgân elinde
    Çalmadan gayri ya ne kasdın var[4]
  2. Hataya alleme’l-esmâ rumûz-ı sırr-ı vahdetdir

Nişâna ilm-i esrârın o kim fehmeylemez remzin

Çeker el gayr-ı Hak’dan ol bu mânâ özge seyrândır

Ser-i uşşâkı top eyler anın kim raksı çevgândır[5]

  1. Evvelimde dinmez idi âh u efgânım benim
    Gice gündüz gitmez idi zâr u giryânım benimTop ile çevgânı sundu bana canan lutf ile
    Bendedir amma görünmez top u çevgânım benim[6]
  2. Cânını terk etmedin cânânı arzularsın
    Zünnârını kesmedin imânı arzularsınŞol uşacıklar gibi binersin ağaç ata
    Çevgân ile topun yok meydânı arzularsın[7]

Kûs

  1. Kûs-ı rıhlet çaldı mevt ammâ henüz cân bî-haber
    Asker-i a’zâya lerze düştü sultan bî-haber[8]
  2. Hevâ ise yeter gönül gel Allâh’a dönelim gel
    Sivâ ise yeter ey dil gel Allâh’a dönelim gelBize Hak’dan gel olmadan ecel kûsı vurulmadan
    Cânın Azrâil almadan gel Allâh’a dönelim gel[9]

Tabl

  1. Doğdu ol sadr-ı risâlet bastı arş üzre kadem
    Saldı ol nûr-i nübüvvet pertevin fevka’l–ümemÇalınıp tabl-ı beşâret geldi şâh-ı enbiyâ
    Gulgule doldu cihâna kondu ol sâhib-âlem[10]
  2. Nevbahar erişti bidâr olayım şimdengeru
    Andelib-i bağ-ı gülzâr olayım şimdengeruÇalıben Mansûr gibi tabl-ı ene’l-hak nevbetin
    Gireyim meydâna berdâr olayım şimdengeru[11

Çeng

  1. Köstebektir köstebektir köstebek
    Ol münâfıklar vezîr olsun ya bekÇenginin çengi ona Kur’ân yeter
    Cânına kelb ürdüğü nân u nemek[12]

“Semâ” kelimesi birkaç manzumede  geçmekle beraber – “Gir semaa zikrile ben yane yane hu deyu” nutkunun haricinde- genellikle gökyüzü manasında kullanılmış olması hasebiyle buraya almadık. Bunların dışında müzik ile ilgili olarak “saz” kelimesinin geçtiği beyit de şu şekildedir:

  1. Bülbülleri nâlân eder cân u dili hayrân eder

Bahçeleri seyrân eder her kûşede hûbân kamu

Eşcârda sazlar çalınır dallarda meyve salınır

Sen sunmadan ol yolunur her emrine fermân kamu[13]

Bu örnekler bize kıymetli bilgiler vermektedir:

  1. Öncelikle XVII. Yüzyılda halvetî tekkelerinde gerek zikir gerekse meşk esnasında yukarda isimleri zikredilen sazlar kullanılmaktadır.
  2. Günümüzde zikirlerde pek fazla kullanılmayan çevgânın bu dönemde ritim sazı olarak çok kullanıldığını tespit ediyoruz.
  3. “Kûs-i rıhlet”, “tabl-ı beşâret” gibi tasavvufî deyimler ve mecazlarda saz isimlerinin kullanılmasından hareketle, tekkelerde sazlara müzikal ihtiyaçtan farklı ve oldukça önemli anlamlar yüklendiğini tespit ediyoruz. Aynı Mevlevi ayinlerinde kudümün ilk “düm” vuruşunun “kün” (ol) emrini temsil etmesi gibi.
  4. son olarak tespit ettiğimiz bir beytinde sazlardan bahsetmesi, Niyâzî-i Mısrî hazretlerinin mûsikîden bîgâne olmadığını ifade etmesi açısından önemlidir.

Niyâzî-i Mısrî’nin Bestelenmiş Eserleri

Niyâzî-i Mısrî’nin manzûmeleri, Yunus Emre hazretlerinden sonra en çok bestelenen eserlerdir. Hz. Yunus Emre’nin manzumelerine 731 farklı beste yapılmıştır. Niyâzî-i Mısrî hazretlerinin şiirlerinin ise 282 farklı bestesi vardır. Bunlardan 197 tanesini besteli haliyle günümüze ulaşmakla birlikte 85 tanesinin bestesi günümüze ulaşamamıştır. Resmi veya özel arşivler arasında yaptığımız taramalarda bu 85 eserin notasına rastlayamadık. Bununla birlikte hazretin yaşadığı dönemden itibaren günümüze kadar yapılmış ve okunagelen besteleri notalarıyla tespit ettik. Bu eserlerin modern tekniklerle yazılmış halleri 2010 senesinde Malatya Belediyesi Kültür Yayını olarak basılmıştır. Şunu da belirtmek gerekir ki bu eserin yayımından itibaren 5 yeni eser bestelenmiştir. Ayrıca son aldığım bilgiler çerçevesinde yaklaşık 15 bestenin daha olduğunu duyduk ve bunları tespite çalışmaktayız.

Mevcut eserler arasında 44 farklı makam (Acem 2, acemaşiran 8, acemkürdî 3, bayati 4, beste ısfahan 1, bestenigar 5, buselik 1, dilkeşhaveran 1, dilkeşide 1, evc 10, eviç ısfahan 1, ferahnak 1, gerdaniye 3, Gülizar 3, hicaz 18, hisarbuselik 1, hüseyni 22, hüzzam 7, ırak 6, ısfahan 1, karcığar 2, mahur 4, muhayyer 4, muhayyerkürdi 2, müstear 2 neva 3, neveser 2, nihavend 14, nikriz 1, nühüft 3, pençgah 1, rast 10, ruy-i ırak 1, saba 7, sazkar 1, segah 10, sultaniyegah 1, şedaraban 3, şehnaz 5, şevkutarab 2, uşşak 10) kullanılmıştır.

Ayrıca 15 farklı (Aksak 1, Curcuna 3, Devr-i revan 1, çeng-i harbi 1, Devrihindi 15, Durak Evferi 24, Düyek 54, evsat 11, hafif 1, Müsemmen 5, nim evsat 5, raks aksağı 1, Semâî 1, Sofyan 65, Türk Aksağı 1, Yürüksemâî 4) usûl kullanılmıştır.

Şiirler 75 farklı bestekâr (Ali Şîruganî 17+36=53, H. Sâdeddin Arel 15, M. Hakan Alvan 8) tarafından değerlendirilmiştir.

En çok beste yapılan eseri, 10 besteyle “Ey garip bülbül diyârın kandedir” manzûmesidir. Bunu 8 besteyle “Derman arardım derdime” ve 6 besteyle “Zât-ı Hak’da mahrem-i irfân olan” manzûmeleri takip etmektedir.

Niyâzî-i Mısrî’nin Bestelenmiş Eserlerinin Tasavvufi Özellikleri

Niyâzî-i Mısrî hazretleri Ümmî Sinan hazretlerine bağlı olarak çerçevesinde Halvetî tarikatı müntesibidir. Halvetî tarikatinin zikrullahını incelediğimiz takdirde en önemli unsurun “halveti devranı” olduğunu tespit etmekteyiz. Devran ayinlerinin en yaygını olan devran ayini iki aşamalıdır ve zakirler kendilerine ayrılmış maksurede zikre ilahi okuyarak ve vurmalı sazlar çalarak eşlik ederler. Kıyam ayininde olduğu gibi öncelikle “cumhur ilahi” ile zikre başlarlar. Hu ismiyle başlayan devran içerisinde 3. Hu ismiyle zakirler de zikrin perde ve ritmine uygun ilahi okumaya başlarlar. Hay ismi zikriyle beraber zakirler bendir, mazhar, kudüm, halile, nevbe vb. ritm sazları vurmaya başlarlar. Devranın yürütülmesi ve idaresi tamamıyla şeyh efendiye aittir. Bundan dolayı devrani şeyhlerinin mutlaka müzik bilgisi olması ve zakirbaşı ile müzikal açıdan –bilhassa ritim- iyi anlaşabilmeleri grekmektedir. Zikir ve devran devam ederken zakirler de okumaya ve çalmaya devam ederler. Ritim ilahilden ilahiye geçerken hızlanır. Gerektiğinde aralarda kasideler ve ney taksimleriyle makam değştirilebilir.

Dolayısıyla bu kadar çok müziğin kullanıldığı bir ayinde Niyâzî-i Mısrî hazretleri musikiden bigane kalamayacağı gibi tarikatin dervişleri de yaptıkları bestelerde devrana uygun ilahiler bestelemişlerdir. Hazretin manzumeleri bilhassa cumhur ilahi, durak, kaside ve ritmik ilahi bestelerine oldukça uygundur. Bundan dolayı Niyâzî-i Mısrî hazretlererinin nutk-i şeriflerine yapılan besteler camiden daha çok tekkelerde; tekkeler arasında da devran eden halveti tekkelerinde çokça kullanılmaktadır.

Niyâzî-i Mısrî hazretlerinin manzûmelerine yapılan en erken bestelere XVII. yüzyılda rastlamaktayız:

Halvetî şeyhi Nefesanbarı Osman Efendi (ö.1683). Müderrislik ve vâizlik gibi görevlerde bulunan Osman Efendi bazı manzumeleri ve bestelediği ilâhileriyle bilinmektedir. Niyâzî-i Mısrî’ye ait “Tâlib-i Hakk’ın devâsı derd dürür” mısraıyla başlayan güfteyi Irak makamında bestelemiştir.

Aynı zamanda değerli bir hattat olan Mustafa Anber Ağa (ö.1684) devrin son yarısında daha çok dinî eserleriyle tanınan mûsikîşinaslardandır. Niyâzî-i Mısrî’ye ait “Bir kimse acep yokmu ki” mısraıyla başlayan güfteyi eviç,  “Ey bülbül-i şeydâ yine efgâne mi” mısraıyla başlayan güfteyi uşşak makamında bestelemiştir.

Gülşeniyye tarîkatı mensubu olup “Mutî” mahlâsıyla yazdığı şiirleri ve bestelediği ilâhiler ile tanınmış Kefeli Derviş Abdî (ö.1695)[14], Niyâzî-i Mısrî’ye ait “Tâlib-i Hakk’ın devâsı derd dürür” mısraıyla başlayan güfteyi bestenigar makamında bestelemiştir.

Bir müddet Kefe Vâlisi Ahmed Paşa’nın Dîvân kâtipliğinde bulunan, hattât ve bilhassa dindışı sahada bestelediği bir hayli eseriyle bilinen Âhenî Mehmed Çelebi (ö.1700) de devrin önemli bestekârlardandır. Niyâzî-i Mısrî’ye ait “Uyan ey gafletten naim” mısraıyla başlayan güfteyi hüseyni, “Ey çarh-i dûn n’ettim sana” manzumesini muhayyer makamında bestelemiştir.

1703 yıllarında vefat ettiği tahmin edilen ve “Akbaba İmamı” diye tanınan Şeyh Mehmed Zaîfî Efendi, ilmiye sınıfına mensup, mürettep bir “dîvânçe” sahibi, Bursa’da yetişmiş, dinî ve dindışı pek çok eser bestelemiş Mehmed Tâlib Efendi (ö.1706), Buhûrîzâde Mustafa Itrî (ö. 1712), Türk dinî mûsikîsinin en büyük bestekârı kabul edilen Gülşenî şeyhi Derviş Ali Şiruganî (ö. 1714), Saray’da yetişmiş ve müezzin-i şehriyârîler arasında yer almış, ayrıca bestelediği eserlerle şöhret olmuş mûsikîşinaslardan biri Tosunzâde Abdullah Efendi (ö.1715), Nalburizade Mehmed Efendi (ö. 1720?), İstanbul’da Yavuz Sultan Selim Camii na’thânı Niznâm Yusuf Çelebi (ö.1728?), bestelediği yüzlerce eserle Ali Şîruganî’den sonra dinî mûsikîde en çok eser besteleyen mûsikîşinas olarak bilinen Çâlâkzâde Mustafa (ö.1757) Efendiler Hz. Niyâzî-i Mısrî’nin manzumelerine en erken beste yapan bestekarlarımızdır.

Niyâzî-i Mısrî’ye Ait Eserlere Yapılan Besteler Tablosu (Güfteye göre)

No Güftenin ilk satırı Makam Usûl Bestekâr
1 Aç gözün dildâre bak Bestenigâr Evsat Abdülkadir Töre
2 Ahvâl-i serencâmım bu sâate Muhayyer Düyek Ali Şîruganî
3 Âşinâ-yı aşk olandan Şehnâz Durak Evferi Ali Şîruganî
4 Âşinâ-yı aşk olandan Hicaz          – Dede Efendi
5 Âşinâ-yı aşk olandan Hüseynî Düyek R. Tekin Uğurel
6 Aşkın kime yâr olur Uşşak Sofyan Der.: Abdülkâdir Şaşmaz
7 Aşkın meyine ben kana geldim Şevkutarab Ağır Düyek               –
8 Aşkın meyine ben kana geldim Uşşak Sofyan Cüneyd Kosal
9 Aşkın meyine ben kana geldim Nihâvend Sofyan Ender Doğan
10 Aşkın meyine ben kana geldim Hüseynî Sofyan Fatih Koca
11 Aşkın meyine ben kana geldim Şehnâz Durak Evferi H. Sâdeddin Arel
12 Aşkın meyine ben kana geldim Hüseynî Sofyan M. Hakan Alvan
13 Aşkın nârına dost ben kana geldim Rast Sofyan Osman Nûri Özpekel
14 Ayağı tozunu sürme çekelden Sûzidil Durak Evferi Dede Efendi
15 Bahr içinde katreyim Nihâvend Düyek Adnan Üzülmez
16 Bahr içinde katreyim Sûznâk Sofyan Arslan Hepgür
17 Bahr içinde katreyim Neveser Durak Evferi H. Sâdeddin Arel
18 Bakıp cemâl-i yâre Segâh Sofyan Der.: Abdülkâdir Şaşmaz
19 Bakıp cemâl-i yâre Segâh Düyek Ahmed Özhan
20 Bakıp cemâl-i yâre Acemaşîran Yürüksemâî Ali Şîruganî
21 Bakıp cemâl-i yâre Hicaz Nîm Evsat Doğan Ergin
22 Bakıp cemâl-i yâre Muhayyer Düyek Doğan Ergin
23 Bârekallah gülsitân-ı bülbülândır Hicaz Sofyan Ahmet Hakkı Turabi
24 Belirmez ârifin nâm ü nişânı Uşşak Düyek R. Tekin Uğurel
25 Ben sanırdım âlem içre Nihâvend Sofyan Bora Uymaz
26 Ben sanırdım âlem içre Rast Durak Evferi Çalakzâde Mustafa Ef.
27 Ben sanırdım âlem içre Karcığar Durak Evferi H. Sâdeddin Arel
28 Ben sanırdım âlem içre Sabâ Bûselik Düyek M. İsmail Hakkı Bey
29 Ben sanırdım âlem içre Sûzidil Müsemmen Zeki Atkoşar
30 Bilenler vech-i cânânı Hicaz Sofyan Yahya Soyyiğit
31 Bilmem n’etsem n’eylesem Gerdâniye Yürüksemâî Yalçın Tura
32 Bir şehre erişti yolum Hicaz-Aşîran Düyek               –
33 Bir yüze dûş oldu gözüm Hüseynî Nîm Evsat Ali Şîruganî
34 Bugün bir meclise vardım Nevâ Sofyan Osman Akbaş
35 Bulan özünü gören yüzünü Evc Düyek İzzettin Hümayi Elçioğlu
36 Bulan özünü gören yüzünü Hüseynî Sofyan Osman Akbaş
37 Bulan özünü gören yüzünü Rast Çeng-i Harbi Refik Fersan
38 Can bu ilden göçmeden Nihâvend Durak Evferi H. Sâdeddin Arel
39 Can bu ilden göçmeden Hüzzam Düyek Yahya Soyyiğit
40 Can bu ilden göçmeden Dilkeşhaveran Devrihindi M. İhsan Özer
41 Can yine bülbül oldu Sâzkâr Düyek               –
42 Can yine bülbül oldu Bayâtî Sofyan               –
43 Can yine bülbül oldu Nevâ Sofyan               –
44 Can yine bülbül oldu Uşşak Sofyan               –
45 Can yine bülbül oldu Evc Sofyan Muzaffer Ozak
46 Canâne görünür bana Beste-Isfahan Durak Evferi H. Sâdeddin Arel
47 Candan talep kıl yârini Hüseynî Sofyan Der.: Abdülkâdir Şaşmaz
48 Candan talep kıl yârini Muhayyer Sofyan Ramazan Kâmiloğlu
49 Cümle âzâdan gelir Allâhüekber Hüseynî Durak Evferi H. Sâdeddin Arel
50 Çıkıp hüccac ile gitmek ne güzeldir Hisarbuselik Raks aksağı Halil Çay
Çıkıp hüccac ile gitmek ne güzeldir Şehnaz Sofyan Mehmet Kemiksiz
51 Çün sana gönlüm müptelâ düştü Gülizar Düyek               –
52 Çün sana gönlüm müptelâ düştü Rast Sofyan               –
53 Çün sana gönlüm müptelâ düştü Nihâvend Sofyan Bora Uymaz
54 Çün sana gönlüm müptelâ düştü Hüseynî Sofyan Hâfız Post
55 Derd-i Hakk’a tâlip ol Evc Durak Evferi H. Sâdeddin Arel
56 Derd-i Hakk’a tâlip ol Sabâ Sofyan R. Tekin Uğurel
57 Derd-i Hakk’a tâlip ol Ferahnâk Hafif Zekâî Dede
58 Derman arardım derdime Nühüft Düyek               –
59 Derman arardım derdime Hüseynî Sofyan               –
60 Derman arardım derdime Nihâvend Sofyan Ahmet Hakkı Turâbi
61 Derman arardım derdime Mâhur Durak Evferi Ali Şîruganî
62 Derman arardım derdime Müstear Durak Evferi H. Sâdeddin Arel
63 Derman arardım derdime Hüzzam Durak Evferi Hasan Esen
64 Derman arardım derdime Acemaşîran Sofyan M. İsmail Hakkı Bey
65 Derman arardım derdime Acemaşîran Sofyan Rif’at Bey
66 Derviş olan kişinin sözleri Rast Devrihindi Dede Efendi
67 Devrân odur kim devrini Evc Nîm Evsat Ali Şîruganî
68 Doğdu ol sadr-ı risâlet Tebriz Düyek               –
69 Doğdu ol sadr-ı risâlet Nevâ Sofyan Ali Şîruganî
70 Doğdu ol sadr-ı risâlet Hüzzam Devrihindi Seyyid Abdülkadir Bey
71 Doğdu ol sadr-ı risâlet Şevkutarab Düyek Seyyid Abdülkadir Bey
72 Doğdu ol sadr-ı risâlet Irak Sofyan Şeyh Münir Ef.
73 Doğdu ol sadr-ı risâlet Evc Devrihindi Yahya Soyyiğit
74 Dönmek ister gönlüm cümle sivâdan Hüseynî Sofyan               –
75 Dönmek ister gönlüm cümle sivâdan Gülizar Yürüksemâî Ahmet Hakkı Turâbi
76 Elâ ey mürşid-i âlem Mâhur Düyek R. Tekin Uğurel
77 Erimiz erdir pîrimiz pîrdir Hüzzam Sofyan R. Tekin Uğurel
78 Esmâ-i İlâhiyye’de bî-had Hicaz Devrihindi               –
79 Esmâ-i İlâhiyye’de bî-had Zirgüleli Hicaz Devrihindi               –
80 Essala her kim gelir Bestenigâr Evsat               –
81 Essala her kim gelir Sultâniyegâh Düyek Enes Ergür
82 Essala her kim gelir Dilkeşîde Devrihindi M. Hakan Alvan
83 Ey Allâh’ım seni sevmek Nihâvend Düyek Tâhir Karagöz
84 Ey bülbül-i şeydâ Hicaz Sofyan Eyyubî Ali Rıza Bey
85 Ey bülbül-i şeydâ Hüzzam Düyek Seyyid Abdülkadir Bey
86 Ey derde dermân isteyen Nihâvend Sofyan Ahmet Hakkı Turâbi
87 Ey derde dermân isteyen Acemaşîran Durak Evferi H. Sâdeddin Arel
88 Ey derde dermân isteyen Acemkürdî Durak Evferi H. Sâdeddin Arel
89 Ey derde dermân isteyen Segâh Sofyan Yahya Soyyiğit
90 Ey garip bülbül diyârın kandedir Bayâtî Curcuna               –
91 Ey garip bülbül diyârın kandedir Hicaz Devrihindi               –
92 Ey garip bülbül diyârın kandedir Müstear Müsemmen               –
93 Ey garip bülbül diyârın kandedir Hüzzam Semâî               –
94 Ey garip bülbül diyârın kandedir Rast Sofyan               –
95 Ey garip bülbül diyârın kandedir Hüseynî Aksak Ahmed Hatipoğlu
96 Ey garip bülbül diyârın kandedir Hicaz Düyek Ali Şîruganî
97 Ey garip bülbül diyârın kandedir Gülizar Nîm Evsat Eyyubî Ali Rıza Bey
98 Ey garip bülbül diyârın kandedir Şedaraban Düyek M. Hakan Alvan
99 Ey garip bülbül diyârın kandedir Hümâyun Müsemmen Şeyh Hüseyin Ef.
100 Ey gönül gel gayrıdan geç Bayâtî Düyek Hopçuoğlu
101 Ey gönül gel gayrıdan geç Evc-Isfahan Düyek Hulusi Gökmen
102 Ey gönül gel gayrıdan geç Sûzidil Düyek Mehmed Kemiksiz
103 Ey gönül gel gayrıdan geç Uşşak Düyek R. Tekin Uğurel
104 Ey gönül gel Hakk’a giden râhı bul Rast Müsemmen               –
105 Ey gönül gel Hakk’a giden râhı bul Karcığar Sofyan               –
106 Ey gönül gel Hakk’a giden râhı bul Segâh Durak Evferi Kuşçuzâde Derviş Halil
107 Ey gönül gel Hakk’a giden râhı bul Sultâni Segâh Sofyan M. Hakan Alvan
108 Ey gönül gel olmagıl Hak’dan ırak Hicaz Sofyan Ramazan Kâmiloğlu
109 Ey gönül gûş eyle gel Sûzidil Nîm Evsat Dede Efendi
110 Ey kerîm Allah ey ganî sultan Gerdâniye Sofyan Der.: Abdülkâdir Şaşmaz
111 Ey kerîm Allah ey ganî sultan Evc Düyek Hâfız Post
112 Ey kerîm Allah ey ganî sultan Acemaşîran Müsemmen Sâdun Aksüt
113 Ey sanem n’oldun cânâ kastın mı var Evc Sofyan Tâlib Özkan
114 Ey tarîkat erleri Evc Evsat Ali Şîruganî
115 Eylesin Allah çok tahiyyâtı Uşşak Sofyan Der.: Abdülkâdir Şaşmaz
116 Ezelden nârına aşkın Bûselik Sofyan M. Hakan Alvan
117 Gel ey bâd-ı sabâ lûtf eyle Evc Durak Evferi H. Sâdeddin Arel
118 Gir semâa zikr ile Hicaz Sofyan               –
119 Gir semâa zikr ile Nihâvend Sofyan Adnan Üzülmez
120 Gir semâa zikr ile Mâhur Devr-i Revân Ali Şîruganî
121 Gir semâa zikr ile Hüseynî Sofyan Der. : Ender Doğan
122 Gir semâa zikr ile Segâh Sofyan S. Eyyubi Işıksal
123 Gönülleri doldurur erenlerin halveti Şedaraban Sofyan Hoca Fehmi Ef.
124 Gönülleri doldurur erenlerin halveti Gerdâniye Sofyan M. Hakan Alvan
125 Gönülleri doldurur erenlerin halveti Şehnaz Aşîran Sofyan M. Hakan Alvan
126 Gönülleri doldurur erenlerin halveti Hüseynî Sofyan Ramazan Kâmiloğlu
127 Gözlerini n’oldu bîdâr eyledin Sabâ Düyek               –
128 Gül müdür bülbül müdür Mâhur Düyek               –
129 Gül müdür bülbül müdür Pençgâh Evsat Çalakzâde Mustafa Ef.
130 Gül müdür bülbül müdür Irak Yürüksemâî H. Sâdeddin Arel
131 Habs için geldi gelip ıtlâk için Segâh Evsat Akbaba İmamı Mehmed Ef.
132 Hak ilmine bu âlem bir nüsha imiş Hicaz Düyek R. Tekin Uğurel
133 Hak isteyen merd-i hüner Segâh Düyek               –
134 Hakk’ı seven âşıkların Hüseynî Sofyan               –
135 Hakk’ı seven âşıkların Nühüft Evsat Bolâhenk Nûri Bey
136 Hakk’ı seven âşıkların Nihâvend Sofyan Bora Uymaz
137 Halk içre bir âyineyim Nühüft Durak Evferi Ali Şîruganî
138 Hamr-ı rû-yi yâr ile Rast Sofyan Sabâhattin Volkan
139 Her neye baksa gözün Acemkürdî Sofyan M. ihsan Özer
140 Her yeri hüsnün gülistân eylemiş Yegâh Düyek Abdülkadir Töre
141 Her yeri hüsnün gülistân eylemiş Hüseynî Düyek Haydar Akdemir
142 Her yeri hüsnün gülistân eylemiş Muhayyer Sofyan Yahya Soyyiğit
143 Hevâ ise yeter gönül gel Allâh’a Hüseynî Curcuna Yahya Soyyiğit
144 Hüdâ dâvet eder elhamdülillah Nikriz Düyek S. Eyyubi Işıksal
145 Hüdâ dâvet eder elhamdülillah Hüseynî Düyek Tâhir Karagöz
146 Hüdâ dâvet eder elhamdülillah Uşşak Düyek Tâhir Karagöz
147 İki kaşın arasına çekti hatt-ı istivâ Bestenigâr Durak Evferi Ali Şîruganî
148 İlim bahr-i vücûd asdaf anın Evc Evsat               –
149 İnile ey dertli gönül inile Rast Sofyan               –
150 İnile ey dertli gönül inile Hicaz Sofyan Ali Şîruganî
151 İnile ey dertli gönül inile Zirgüleli Hicaz Sofyan Dellalzâde İsmail Ef.
152 İnile ey dertli gönül inile Bayâtî Düyek Şeyh Hüseyin Ef.
153 İster isen bulasın cânânı sen Acemkürdî Devrihindi Yalçın Tura
154 İster isen mârifette olasın Rast Sofyan Rüştü Eriç
155 Kalbini bağ-ı cinan et Acemaşîran Düyek               –
156 Kalbini bağ-ı cinan et Rûy-i Irak Durak Evferi H. Sâdeddin Arel
157 Kandedir cehl ile zulmet Sabâ Evsat Ali Şîruganî
158 Kandedir cehl ile zulmet Şehnaz Devrihindi M. Hakan Alvan
159 Kıldan ince ve kılıçtan keskin Hüseynî-Aşîran Evsat               –
160 Kıldan ince ve kılıçtan keskin Muhayyersünbüle Evsat               –
161 Kırıp bin pâre eden Nihâvend Raks Aksağı Cem Çırak
162 Kim ki aşkın dârına berdâr olur Uzzâl Durak Evferi H. Sâdeddin Arel
163 Ol cihânın fahrinin sırrına Tâhirbûselik Düyek Cüneyd Kosal
164 Ol cihânın fahrinin sırrına Hicaz Düyek M. Hakan Alvan
165 Ol cihânın fahrinin sırrına Acemaşîran Evsat M. İsmail Hakkı Bey
166 Ol cihânın fahrinin sırrına Hüzzam Sofyan R. Tekin Uğurel
167 Pâdişâha aşkını hem-hâne kıl Bestenigâr Düyek Hoca Fehmi Ef.
168 Salâtullah selâmullah Muhayyerkürdî Curcuna Ramazan Kâmiloğlu
169 Sana âşıl olan diller Nihâvend Düyek Bora Uymaz
170 Sevdim seni hep vârım Uşşak Sofyan               –
171 Sevdim seni hep vârım Nihâvend Sofyan Bora Uymaz
172 Sevdim seni hep vârım Sûzidil Düyek Mehmed Kemiksiz
173 Tâlib-i Hakk’ın devâsı derd dürür Irak Devrihindi               –
174 Tâlib-i Hakk’ın devâsı derd dürür Irak Devrihindi Şeyh Osman Ef.
175 Tende cânım canda cânânımdır Segâh Düyek               –
176 Tende cânım canda cânânımdır Acem Durak Evferi Ali Şîruganî
177 Tende cânım canda cânânımdır Sabâ Sofyan Der.: Abdülkâdir Şaşmaz
178 Tende cânım canda cânânımdır Neveser Devrihindi H. Sâdeddin Arel
179 Yine dil na’tini söyler Muhammed Acem Durak Evferi               –
180 Yine dil na’tini söyler Muhammed Yegâh Düyek Emin Ongan
181 Yine firkat nârına yandı cihan Acemaşîran Düyek               –
182 Yine firkat nârına yandı cihan Bestenigâr Düyek Abdülkadir Töre
183 Yine firkat nârına yandı cihan Segâh Düyek Abdülkadir Töre
184 Yine firkat nârına yandı cihan Sabâ Düyek Enes Ergür
185 Yine firkat nârına yandı cihan Sabâ Düyek M. İsmail Hakkı Bey
186 Zâhidâ sûret gözetme gir içeru Irak Yürüksemâî               –
187 Zâhidâ sûret gözetme gir içeru Hüseynî Düyek Hüsnü Yetişken
188 Zâhidâ sûret gözetme gir içeru Irak Düyek III. Selim
189 Zât-ı Hak’da mahrem-i irfân olan Uşşak Durak Evferi Ali Şîruganî
190 Zât-ı Hak’da mahrem-i irfân olan Nihâvend Devrihindi Bora Uymaz
191 Zât-ı Hak’da mahrem-i irfân olan Hüseynî Sofyan Der.: Abdülkâdir Şaşmaz
192 Zât-ı Hak’da mahrem-i irfân olan Şedaraban Devrihindi Enes Ergür
193 Zât-ı Hak’da mahrem-i irfân olan Hüseynî Devrihindi Özata Ayhan
194 Zulmet-i hicrinde bîdâr olmuşam Uşşak Sofyan Dursun Çakmak
195 Zühdünü ko aşka Hüseynî Düyek               –
196 Zühdünü ko aşka düş Isfahan Düyek               –

 

Notası tespit edilemeyen eserler (Güfteye göre)

No Güftenin ilk satırı Makam Bestekâr
1 Aldın mı gönül hüsn ile yektâ Mâhur Ali Şîruganî
2 Ârifin mutlak kelâmın Rast Şeyh Mehmed Kâdirî
3 Âriflere esrâr-ı Hüdâ’dan haberim Zîrefkend Ali Şîruganî
4 Âşinâ-yı aşk olandan âh ü zâr Şehnâz Ali Şîruganî
5 Âşinâ-yı aşk olandan âh ü zâr Hicaz                –
6 Aşkın kime yâr olur Çârgâh Ali Şîruganî
7 Aşkın kime yâr olur Hüseynî                –
8 Aşkın meyine ben kana geldim Hüseynî Ali Şîruganî
9 Aşkın meyine ben kana geldim Hüseynî Kuşçuzâde Osman Çelebi
10 Bahr içinde katreyim Nikriz Ali Şîruganî
11 Bilenler vech-i cânânı Nevâ Sünbüle Hâfız Post
12 Bir kimse acep yokmu ki Evç Anber Mustafa Ağa
13 Bir kimse acep yokmu ki Evç Yekçeşm Mustafa Ağa
14 Cânâne görünür bana ? Çalakzâde Mustafa Ef.
15 Cânâne görünür bana Nikriz                –
16 Can bu elden göçmeden Hisar Çalakzâde Mustafa Ef.
17 Can bu elden göçmeden Nişâbur                –
18 Derd-i Hakk’a tâlip ol Arazbar Çalak Şeyh Ahmed
19 Derd-i Hakk’a tâlip ol Segâh                –
20 Derviş olan âşık gerek Sabâ Ali Şîruganî
21 Derviş olan kişinin sözleri Rehâvî Ali Şîruganî
22 Devredip geldim cihâna Bestenigâr Kefeli Derviş Abdi
23 Devredip geldim cihâna Bestenigâr Eyyûbî Bayramzâde
24 Dönmek ister gönlüm Bestenigâr Ali Şîruganî
25 Dönmek ister gönlüm Irak Ali Şîruganî
26 Esmâ-i İlâhiyyede bîhad hünerim Çârgâh Ali Şîruganî
27 Ey bülbül-i şeydâ yine efgâne mi Uşşak Anber Mustafa Ağa
28 Ey çarh-i dûn n’ettim sana Muhayyer Âhenî Mehmed Çelebi
29 Ey çarh-i dûn n’ettim sana Hicaz                –
30 Ey derde dermân isteyen Muhayyer Dede Efendi
31 Ey gönül gel ağlama zârı zârı Muhayyer Ali Şîruganî
32 Ey gönül gel ağlama zârı zârı Uzzâl Neyzen Derviş Mehmed
33 Ey gönül gel gayrıdan geç Segâh Ali Şîruganî
34 Ey gönül gel gayrıdan geç Segâh Kuşçuzâde Osman Çelebi
35 Elâ ey mürşid-i âlem Mâhur Attar Ahmed
36 Ey şeh zen-i dünyânın Segâh Çalakzâde Mustafa Ef.
37 Gel ey bâd-ı sabâ lûtfeyle Nevâ Ali Şîruganî
38 Gel ey gurbet diyârında Mâhur Ali Şîruganî
39 Gir semâa zikr ile Rast                –
40 Gül müdür bülbül müdür Sünbüle Ali Şîruganî
41 Habs için geldi gelir ıtlâk için Rehâvî Akbaba İmamı Mehmed Ef.
42 Hakk’ın kullarını bâzı kul eyler Isfahan Şeyh Mehmed Kâdirî
43 Hak ilmine bu âlem bir nüsha imiş Evç Ali Şîruganî
44 Hatm-i cem’i’l-mürselînin fahridir Acem Ali Şîruganî
45 Hatm-i cem’i’l-mürselînin fahridir Irak                –
46 İbn-i vaktim ben ebü’l-vakt Aşîran Ali Şîruganî
47 İbn-i vaktim ben ebü’l-vakt Hüseynî Aşîran Ali Şîruganî
48 İbn-i vaktim ben ebü’l-vakt Bûselik Aşîran                –
49 İbn-i vaktim ben ebü’l-vakt Mâhur                –
50 İki kaşın arasında çekti hatt-ı istivâ Muhayyer Ali Şîruganî
51 İster isen bulasın cânânı sen Acem Ali Şîruganî
52 Kalbini bâğ-ı cinân et Irak Ali Şîruganî
53 Kim ki aşkın dârına berdâr olur Nevâ Şeyh Mehmed Kâdirî
54 Kim ki candan geçmez ise Uzzâl Ali Şîruganî
55 Ol cihânın fahrinin sırrına Uşşak Bursalı Bakkal Mehmed
56 Ol menem kim vâkıf-ı esrâr-ı Hüseynî Ali Şîruganî
57 Ol menem kim vâkıf-ı esrâr-ı Sultânî Irak Ali Şîruganî
58 Rumuz-i enbiyâyı vâkıf-ı esrâr Baba Tâhir Ali Şîruganî
59 Rumuz-i enbiyâyı vâkıf-ı esrâr Baba Tâhir Nâlîzâde İbrahim
60 Sâlikin mürşidine hizmeti şâhâne Sabâ Ali Şîruganî
61 Sâlikin mürşidine hizmeti şâhâne Çârgâh                –
62 Sen seni bilmektir pîre ülfetten Aşîran Hâfız Post
63 Sen seni bilmektir pîre ülfetten Hüseynî Aşîran Itrî
64 Sen seni bilmektir pîre ülfetten Bûselik Aşîran Ali Şîruganî
65 Şunlar ki görüp yüzünü Hüseynî Ali Şîruganî
66 Tâ ezelden biz bu aşk içinde Hisar Ali Şîruganî
67 Tâlib-i Hakk’ın devâsız derd durur Bestenigâr Bursalı Tâlib
68 Tâlib-i Hakk’ın devâsız derd durur Sultânî Irak                –
69 Tende cânım canda cânânımdır Acem Hâfız Post
70 Uyan gafletten ey g%fil Nişâbur H. Sâdeddin Arel
71 Uyan Gafletten ey nâ’im Hüseynî Âhenî Mehmed Çelebi
72 Uyan Gafletten ey nâ’im Hüseynî Nalburî Mehmed Çelebi
73 Uyan gözün aç durma Arazbar Bursalı Tâlib
74 Varlığın mahv eyleyip Evç Ali Şîruganî
75 Yakıp aşk oduna câm-ı meşâmın Bûselik Aşîran Tosunzâde Abdullah
76 Yârab bize ihsân et Rehâvî                –
77 Yârab bize ihsân et Evç                –
78 Yaz gelince kuşça kuşlar Hû diyor Muhayyerkürdî                –
79 Yine dil nâtini söyler Bayâtî                –
80 Zât-ı Hak’da mahrem-i irfân olan Sabâ Ali Şîruganî
81 Zehî kenz-i hafî kan’dan gelir Baba Tâhir Niznâm Yusuf Çelebi
82 Zerreler zâhir mi olurdu Hüseynî Ali Şîruganî
83 Zuhûr-i kâinâtın mâdenisin Muhayyer Ali Şîruganî
84 Zulmet-i hicrinde bîdâr olmuşum Bayâtî Bursalı Bakkal Mehmed
85 Zulmet-i hicrinde bîdâr olmuşum Bayâtî Ali Şîruganî

 

[1] Prof. Dr., Marmara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Türk Din Musikisi Anabilim Dalı.

[2] Nutuk: “Konuşmak” anlamına gelmektedir. Şeyh efendinin, hikmet dolu sözlerine “nutuk” veya saygı ifadesiyle “nutk-i şerîf” denilmektedir. Şeyhlerin mürîdlerine yaptığı ahlâkî konuşmalara, söylediği şiirlere nutuk adı verilir. Nutuk ile nefes, hemen aynı manada olmakla birlikte; “nutuk” sadece okunmak, “nefes” ise terennüm etmek içindir. Bu anlamda Allah dostları boş lâf konuşmaktan sakınırlar; dolayısıyla sözleri boşuna değildir, bir anlamı ve rûhu vardır. Hatta bu meyanda tekke kültüründe “nutkun canı var, tutmayana zararı var” sözü darb-ı mesel olmuştur (Cebecioğlu, 1997: 307; Safer Baba, 1998: 281).

[3] Kenan Erdoğan, Niyazi Mısrî, Akçağ Yayınları, Ankara 1998, s. 213.

[4] Kenan Erdoğan, Niyazi Mısrî, Akçağ Yayınları, Ankara 1998, s. 223.

[5] Kenan Erdoğan, Niyazi Mısrî, Akçağ Yayınları, Ankara 1998, s. 244.

[6] Kenan Erdoğan, Niyazi Mısrî, Akçağ Yayınları, Ankara 1998, s. 295.

[7] Kenan Erdoğan, Niyazi Mısrî, Akçağ Yayınları, Ankara 1998, s. 327.

[8] Kenan Erdoğan, Niyazi Mısrî, Akçağ Yayınları, Ankara 1998, s. 212.

[9] Kenan Erdoğan, Niyazi Mısrî, Akçağ Yayınları, Ankara 1998, s. 288.

[10] Kenan Erdoğan, Niyazi Mısrî, Akçağ Yayınları, Ankara 1998, s. 301.

[11] Kenan Erdoğan, Niyazi Mısrî, Akçağ Yayınları, Ankara 1998, s. 343.

[12] Kenan Erdoğan, Niyazi Mısrî, Akçağ Yayınları, Ankara 1998, s. 275.

[13] Kenan Erdoğan, Niyazi Mısrî, Akçağ Yayınları, Ankara 1998, s. 345.

[14] İsmail Belîğ, Güldeste-i Riyâz-ı İrfân ve Vefeyât-ı Dânişverân-ı Nâdiredân, Bursa 1302, s.527; Hayatı hakkında geniş bilgi için bkz. Nuri Özcan, “ Derviş Abdi, Kefeli, DİA., c.IX., s.190.

Bunu paylaş:

  • Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Google+ üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)

İlgili

0 yorum
0
FacebookTwitterGoogle +PinterestWhatsappEmail
Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi

1969 yılında Gümüşhacıköy/Amasya’da doğdu. 1992 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu ve aynı yıl Türk Din Mûsikîsi Anabilim Dalı araştırma görevlisi olarak göreve başladı. Müzik eğitimini fakültedeki müzik derslerinin yanı sıra İleri Türk Musikisi Konservatuarı ve özel hocalardan aldı. 1993- 1994 yıllarında Ürdün Üniversitesi’nde Arapça eğitimi aldı ve Arap Müziği üzerinde çalışmalar yaptı. 1996’da “el-Kindî’nin Mûsikî Risâleleri” isimli tezle yüksek lisans; 2002’de “İbn Sînâ’nın Kitâbü’ş-Şifâ’sında Mûsikî” (İbn Sînâ Mûsikî, Litera Yayıncılık, İstanbul 2004) isimli tezle doktora; 2006’da “Gevrekzâde Hâfız Hasan Efendi ve Musiki Risalesi” (Rağbet Yayınları, İstanbul 2005) isimli çalışmasıyla doçentlik derecesi aldı. “Sivâsî İlâhiler” (Sivas, 2010) ve “Niyâzî İlâhiler” (Malatya, 2011) isimli araştırmaları yayımlandı. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi’nde maddeleri bulunan araştırmacının, ilk dönem İslâm dünyasındaki müzik faaliyetleriyle ilgili yayınları mevcuttur. Kendi bestelerinden oluşan ilahileri seslendirdiği “Turabi İlahiler” (İstanbul 2011) isimli albümü vardır. Ses ve kanun sanatçısı olarak yurtiçi ve yurtdışında birçok icralara katılmıştır. Aynı zamanda Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Konservatuarı Türk Tasavvuf Müziği Korosu’nun şefi olarak topluluğun icralarını yönetmektedir. Evli ve bir çocuk babasıdır.

önceki yazı
İbn Câmî‘ (ö. 808) Kureyşli Meşhur Muğannî ve Bestekâr
sonraki yazı
Hekim Şuûrî Hasan Efendi ve Ta‘dîlü’l-Emzice Adlı Eserinde Müzikle Tedavi Bölümü

Alakalı Yazılar

İbn Câmî‘ (ö. 808) Kureyşli Meşhur Muğannî ve Bestekâr

7 Mayıs 2019

Deneme

9 Mayıs 2019

Ebû Ya‘kūb b. İshâk el-Kindî’nin Müzik Risâlelerinde Tesbit...

7 Mayıs 2019

Hekim Şuûrî Hasan Efendi ve Ta‘dîlü’l-Emzice Adlı Eserinde...

8 Mayıs 2019

Yorum Yaz İptal Et

Save my name, email, and website in this browser for the next time I comment.

Yazarlar

  • Arzu Eylül Yalçınkaya
  • Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi
  • Zakiran.net

Arşİv

  • Mayıs 2019 (5)
  • Nisan 2018 (1)
  • Mart 2018 (2)
  • Şubat 2018 (2)
  • Ocak 2018 (2)

Son Yazılar

  • Deneme
  • Hekim Şuûrî Hasan Efendi ve Ta‘dîlü’l-Emzice Adlı Eserinde Müzikle Tedavi Bölümü
  • Türk Din Mûsikîsi’nde Niyazî-i Mısrî’nin Yeri ve Önemi
  • İbn Câmî‘ (ö. 808) Kureyşli Meşhur Muğannî ve Bestekâr
  • Ebû Ya‘kūb b. İshâk el-Kindî’nin Müzik Risâlelerinde Tesbit Edilen Terimler

Son Yorumlar

    En Çok Okunanlar

    • 1

      Hz. Peygamber ve Dört Halîfe Döneminde Mûsikî

      30 Ocak 2018
    • 2

      Câhiliye Dönemi Arap Toplumunda Mûsikî

      1 Ocak 2018
    • 3

      IX.-XIII. Yüzyıl Arasında Mûsikî Nazariyatına Dair Çalışmalar

      31 Mart 2018
    • 4

      Emevîler Döneminde Mûsikî Kültürü

      1 Şubat 2018

    Haberdar Ol!

    Zakiran.net'te yayınlanan tüm yazı, röportaj, etkinlik ve duyurulardan haberdar olmak için mail listemize katılabilirsiniz.

    • Facebook
    • Instagram
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • Bize Ulaşın

    @2018