Tevşîh, bir Dini Mûsikî formu olarak “Hz. Peygamber (s.a.s)’in doğumuna dair medhiyeleri terennüm eden, bilhassa mevlid ve mirâciye bahirleri arasında okunmak üzere bestelenen eserlerdir”. Sözlükte “süslemek” anlamına gelen tevşih kelimesi, dînî mûsikîmizin en sanatlı formlarından birisi olmuştur. Çoğunlukla devr-i kebir, çenber, zincir gibi büyük usullerle ölçülmekle beraber sofyan, düyek vb. usullerle ölçülen tevşihler de bestelenmiştir. Tevşîh güfteleri genellikle divan sahibi mutasavvıf şairlerin manzum eserlerinden seçlir. Bilhassa Türkçe olanlar tercih edilmekle beraber Arapça ve Farsça kaleme alınan şiirlerden de bestelenmiş Tevşîhler bulunmaktadır. Miraciye ve Mevlid bahirleri arasında okunmak üzere bestelenen Tevşîhlerde, okunan bahirle Tevşîhin konu ve makam itibarıyla da uyum göstermesi gerekmektedir.
Peygamber Efendimizi methetmek için veya miracını anlatmak için yazılan güfteleri, bestekârlar âdeta yarışırcasına bestelemişlerdir. Bu sebeple Tevşîhler, dînî mûsikî repertuarımızda büyük bir yekûn tutarlar. Ayrıca bundan dolayı ilâhîlerden daha sanatlı eserlerdir. Meselâ güftesi Ömer Rûşenî’ye ait olan “Çün doğup tuttu cihan yüzünü hüsnün güneşi” mısraı ile başlayan naat otua yakın bestekâr tarafından bestelenmiştir.
Ahmet Hakkı Turabi, Cami Yazıları, DİB Yayınları, Ankara 2012, s. 179-180